21 Ocak 2011

Gençlerle, edebiyat ve yazmak üzerine...

Bugün, geçen yıl olduğu gibi, Üsküdar Amerikan Lisesi lise hazırlık sınıfı öğrencilerinin konuğu oldum. İki yıldır ocak ayında edebiyat, yazmak, okumak, yaratıcı yazarlık üzerine konuşmak için bir araya geliyoruz.

Genellikle edebiyat ya da yazmak söz konusu olduğunda çoğu yetişkinde olduğu gibi gençlerde de yazmak eylemini yüceltme eğilimi var. Hadi tam olarak yüceltme denemese de yazmayı "ulaşılamaz" bir yere koyduklarını, onu olduğundan daha büyülü, tılsımlı bir kavram olarak gördüklerini düşünüyorum. Bunun en çarpıcı sonucu ise şu cümlede kendini gösteriyor "ben yazamam!" Benim yaptığım konuşma da tam olarak bunun aksine olan inancımı yansıtıyor, ana mesaj genellikle "herkes yazabilir" üzerine odaklanıyor: "Yeter ki yazmaktan keyif alın ve bunun için çalışmaya 'hemen' başlayın. Aksi takdirde 'bir gün yazacağım...' cümleleri sonundaki üç nokta gibi sonuçsuzluğa mahkum oluyor."

Yaratıcı olduğumu nasıl anlarım?
Değişik bakış açılarına sahip insanlarla konuşmak her zaman keyif verici ve şaşırtıcı. Nasıl olmasın ki? Şöyle bir soruyla insan her zaman karşılaşmıyor: "Ben yaratıcı olup olmadığımı nasıl anlayabilirim?" ya da "Madem her okuma aslında metni zihnimizde yeniden yazmaktır, bize testlerde 'yazar aslında burada ne anlatmak istiyor' diye sormalarını nasıl yorumluyorsunuz?" Diğer yanda, şöyle bir yorumu da her gün duyma şansınız yok: "Ben doğuştan yaratıcı olmadığımı düşünüyordum. Evet, söylediklerinizi bir deneyeceğim."

Sorulara ve yorumlara, salondaki edebiyat/türkçe öğretmenlerini kızdırmadan cevap vermeye çalışsam da bunu pek başaramamış olabilirim. Neyse ki konuşma sonrasında onlarla da sohbet etme şansımız oldu. Edebiyatı, müfredatın dayattığı "yazar, kullandığı temalar ve eserleri" kıskacından kurtarma yolları hakkında fikir alışverişinde bulunduk. Bunun büyük ihtimalle hiç kazanamayacağımız bir mücadele olduğunu bildiğimiz halde birbirimize yüreklendirici cümleler söyledik...

Hiçbir zaman kendimi ilham veren birisi olarak görmedim, bu tür toplantılarda ilgiyi sürekli ayakta tutmayı başarabilecek kadar iyi bir konuşmacı da değilim. Hele kendi öğrencilik günlerimde (sevdiğim ya da sevmediğim) herhangi bir şeyi mecbur olduğum için yapıyor olmanın bana verdiği sıkıntıyı düşündüğümde, gençler karşısında biraz da gergin olduğumu hissettim. Yine de, kalabalığın arasında yakaladığım bir iki meraklı bakış, bu keyifli günün benim için daha da iyi geçmesini sağlamaya yetti.

Belki de bu tür buluşmaları daha sık yapmak lazım. Kim bilir!

12 Ocak 2011

Yurtdışına açılım...

Kabul ediyorum, çok sık güncelleme yapan bir blog yazarı değilim. En azından niyet ettiğimden daha az yazdığımı söyleyebilirim. Arada sırada ziyaret edenler bilir, www.cemucan.com adresimdeki kişisel web sitemi kapatmış ve aynı adresi blog adresine yönlendirmiştim. 2010 Aralık ayının ortasına kadar işler gayet güzel ilerliyordu, takipçi sayımı 700'e çıkarma hedefim vardı (!).

Aralık ayı içinde, google'ın bazı IP'leri birdenbire Türkiye içinden erişilemez hale geldi. Tabii blogspot blog yazarları da bundan nasibini aldı. Çok sık güncelleme yapmayan bir yazar olarak da ben, bu durumun farkında olmadan, bir süre sadece yurtdışındaki ziyaretçilerin karşısındaymışım. Bir nevi yurtdışına açılım benimkisi... Bilseydim başka türlü davranır mıyıdım, o da ayrı bir mesele tabii ama genelde yurtdışına açılım iyidir. Neyse...

Sonuç, haftada bir yasaklanan IP adreslerinin değişmesi nedeniyle güvenilir bir hizmet almak mümkün değil. O nedenle www.cemucan.com adresini bir süre iptal ettim. Yani blog yazılarına cemucan.blogspot.com adresinden erişmek mümkün. Bu yıl, daha sık görüşmektir dileğim.

4 Ocak 2011

yeni yıl açılımları

İnsan, ister istemez, saçma olduğunu bilse de, yeni yıl düşüncelerine dalıyor (en azından benim için böyle bu). Bir bakıyorum bazı kararlar almışım, o kararları illa yılın son gününde almam gerekiyormuş gibi... İşin garip kısmı, iki gündür bazılarını uyguluyorum da. Garip! Nereye kadar gideceğini merak ediyorum doğrusu.
Size de (en azından zaman zaman) aynı şey oluyor mu? (Dikkat, belirsiz kitlelere seslenen blog yazarının sesidir!)

Bu arada: 7pf2p Konseri 6 Ocak gecesi Babylon'da! Gelenlerle görüşmek üzere.