27 Kasım 2010

sahil... fırtına ve sekteye uğrayan spor yaşantısı

Bugün, haftalık (!) spor  ihtiyacını gidermek üzere Caddebostan sahile koşmaya indim.
Sahilde rüzgâra karşı koşmaya gayret ederken, dalgalardan kurtulmaya çalışan, dalgaların şiddetiyle yarılan asfalt koşu parkurunda açılan çukurların üzerinden atlayarak kendini korumaya çalışan bir avuç insana rastladım. Bu tür bir manzarayla geçen yıl da karşılaşmıştım, o zaman fotoğraf çekememiştim, bugüne kısmetmiş. İş/hayat temposunda zaten sekteye uğrayan spor/antrenman programına hava durumu da muhalefet etmiş oldu. Kısa, yorucu ve ıslak bir koşunun ardından eksik bir huzur duygusuyla eve geri döndüm.

Bu arada, tüm bu sporsuzluğa  rağmen (formsuzluğa, kondüsyonsuzluğa, antrenmansızlığa, hamlığa rağmen diye de okunmalı), haftaya Kurabiye Macera Yarışı'na sevgili Gökben Utkun'la (aka Gülben Abla) kurduğumuz "Kaygısızlar" adlı takımla katılacağız. Bisiklet, koşu yanında, ip geçişi, kano, haritayla yön bulma vb gibi daha önce hiçbir tercübem olmayan konuları da içeren bu yarışta neler olacağını gerçekten merak ediyorum.
Oradaki maceralarımızı ayrı bir blog yazısı olarak yazacağım. Şimdilik bu kadar sanırım! (bu da sonraki yazılarla ilgili beklenti yaratma taktiği: kurnaz blogcunun rehberi: 1 buçuk!)

21 Kasım 2010

altKitap Öykü Ödülü Duyurusudur

altKitap son 4 yıldır bir öykü ödülü düzenliyor, bilenler vardır mutlaka. altKitap'ın mütevazı duruşu nedeniyle belki de çok gündeme gelmedi bu ödül, fakat bazı şeylerin bilinmesinde yarar var (madem burada kitlelere sesleniyorum, kendime vazife çıkardım tatilin son günlerinde). altKitap'ın editörlüğünü yaptığım için gereksiz bir alçakgönüllülüğe de gerek yok sanırım, sadece sonuçlardan bahsetmek yeterli olacaktır zaten:
Son 4 yılda 500'ün üzerinde öykü, ödül için yarıştı. Zaman zaman Seçici Kurul sıralama yapmakta zorlandı. 
İlk yılın birincilik ödülü sahibi Feryal Tilmaç bildiğiniz gibi daha sonra Sait Faik Öykü Ödülü'nü de kazandı. 
İkinci ve dördüncü yılın birincileri (sırasıyla) Aylin Sökmen ve Hakan Tağmaç, ilk öykü kitaplarını yayımladılar. 
Üçüncü yılın birincisi Hande Ortaç Aksoy'un öykü kitabı ise hazırlık aşamasında. Dolayısıyla altKitap ve öykü ödülünün yaptığı/yapmaya çalıştığı şeyi bir kez daha vurgulamak lazım. Yazmak, yazdıklarını paylaşmak isteyenler için önemli bir platform altKitap. (Bir yerlerde birileri iyi bir şeyler yapıyor.) 
Bu yıl, biraz gecikmeyle de olsa 2010 altKitap öykü ödülü duyurusu yapıldı. Başvuruda bulunmak isteyenler için ödül şartnamesi burada. Geçmiş yıllarda yayımlanan öykü ödülü kitaplarına altKitap'tan ulaşabilirsiniz.
Öykü yazarlarına, yazar adaylarına duyurulur.

13 Kasım 2010

kurnaz blogcunun rehberi - 1

Bir başka bayram tatili ve yine İstanbul'dayım. Okunacak kitapların listesi hazır, koşarak ya da bisikletle katedilecek kilometreler hesaplandı, avare tatil günleriyle ilgili planlar yapıldı. Bakalım ne kadarını gerçekleşetireceğim bu defa.
Neyse bu blog yazısının amacı bunlardan bahsetmek değil. Hemen sadede geleyim:
2009 yılında altKitap'ta yayımlanan k a r e adlı öykü/illüstrasyon kitabını blogu takip eden bir avuç sadık okur/takipçi/ziyaretçi zaten biliyordur diye tahmin ediyorum. k a r e, sadece elektronik ortamda yayımlanan, kısa öykülerden oluşan bir kitap. Her öykü için, yanda da gördüğünüz taddaki illüstrasyonları Tuğçe Tosun çizdi. Barış Kıran kitabın genel tasarımını yaptı.
Ben de sağda solda gördüğüm tecrübeli blogculardan öğrendiğim bir numarayı burada affınıza sığınarak çekmek istedim: Evet, sosyal ağları reklama ve pazarlamaya alet ediyorum. Bunu açık ve seçik olarak yapıyorum.

İşte benim "kurnaz blogcunun rehberi -1" adlı yazım burada sona eriyor.
Herkese iyi tatiller.

11 Kasım 2010

mikro blog yazısı

web sayfasına elveda, blog'a tekrar merhaba... artık www.cemucan.com da buraya geliyor. (yedi yüz takipçiye az kaldı :)

8 Kasım 2010

fmag: içerik platformunda altZine Düş'lem atölyesi

Cumartesi günü fmag: içerik platformu atölyelerinin ikincisi altZine'indi. (fmag nedir vs için bakınız www.grizine.com/fmag)

Heyecanla hazırladığımız etkileşimli metin oluşturma çalışmalarını 3 ana kategoride gerçekleştirdik. 3 saat süren atölye sonunda (henüz metinleri okuma şansımız olmasa da) keyifli bir deneyim yaşadığımızı düşünüyorum. En azından ben eğlendim ve yaptığımız konuşmalardan çok şey öğrendim. Son dönemde, altZine yazarlarıyla  yaptığımız "yazar buluşması"ndan sonra bu atölyede de yazarlarla bir araya gelmek  keyifliydi.

Merak edenler için: eylemlerimiz sürecektir efendim. Bu nedenle, fmag: içerik platformunu takip ediniz! Sırada futuristika ve GriZine atölyeleri var. Sonrasında ise... bakalım, hep beraber göreceğiz.
altZine düş'lem atölyesinde Diyalogcular iş başında
Tasvirci ekip derin tartışmalar içinde
Çatır çatır çet de yapıldı.
kanıtı da burada: bu bir çettir.


diyalogcular yakaladı, tasvirciler kesti, kurgucular pişirdi.

konudan bağımsız bir şahıs: ben.

5 Kasım 2010

... bu arada konser var!

Evet, harala gürele de konser haberini atladım. Bu akşam İstanbul'da, Hayal Kahvesi Bistro'da "7 Pink Floydlar ve 2 Prenses" konseri var. Sahne saati 22:00. Bizden sonra da "Meat the Beetles" çıkacak. Güzel bir gece olacağa benziyor.
Yeni mekân, yeni şans!
Gelenlerle görüşmek üzere.

1 Kasım 2010

ve ülkemiz e-kitap gerçeğini keşfetti!

Evet, kendi çapımda ironi yapıyorum.
Evet, kendi çapımda isyan ediyorum.
Neden mi?

Efendim, gün geçmiyor ki ülkemizde bir e-kitap haberi çıkmasın:
- 2010 yılı e-kitap için bir dönüm noktası oldu!
- Ülkemizde ilk defa e-kitaplar satılmaya ve satın alınmaya başladı.
- Flaş flaş flaş, eserini sadece e-kitap olarak yayımlayan yazar!

El insaf!

Meselem bu yazıları yazanların şahsıyla değil elbette, yanlış anlaşılmasın. Meselem zihniyetle!

Bir kere, altKitap on yılı aşan bir süredir e-kitap yayımlıyor. Bilmeyenler için adresi burada: www.altkitap.com.

İkincisi, altKitap'ta sadece e-kitap biçiminde ve kurulduğu yıldan bu yana ücretsiz olarak sunulan e-kitaplar yer alıyor.

"Internet=beleş=kalitesiz" ya da "yayıncı bulamayanların tek adresi altKitap" diye düşünenler için (yoktur böyle şahıs, ama öznemiz insan her an her şey olabilir) yazarlar kısmına kısaca bir göz atınız. Başka da bir şey diyemeyeceğim.

Burada (psikolojik sınır olan) yedi yüz takipçiye ulaşmaya çalışan bir blog yazarı olarak kendimi herhangi bir şahıs ya da kurumla polemiğe girmemek için zor tutuyorum, ama bazı şeyleri daha kibarca söylemenin de bir yolunu bulamıyorum: Sayın bilirkişiler, her şeye muktedir şahsiyetler, basın bülteni yazıcıları, muhabir kardeşlerim, genel yayın yönetmenlerim... Bir şey yazmadan önce düşünelim. Bir şey illa ticari olduğu zaman değer kazanmaz (keşfedilmez olarak da okunabilir isteyen için), bunu da unutmayalım.

İroniyle başlayan, didaktik biçimde sonlanan bu blog yazısı aracılığıyla tüm altKitap yazar ve okurlarını da saygıyla selamlamayı borç bilirim.