31 Mayıs 2011

Yalnız

Elindeki küçük kâğıt parçasına bir kez daha baktı: "yalnız değilsin!"


Yalnız olmadığını biliyordu, evet, ama bunun ona hiç tanımadığı biri tarafından, imzasız bir not olarak iletilmiş olmasına anlam veremiyordu. Bu kişi her kimse, onun yalnız olduğunu düşünüyordu besbelli, ona değer veren biriydi ve yalnız olmadığını bilmesini istemişti. Bir yerlerde onu düşünen birinin varlığı kendini iyi hissettirebilirdi, yazının bulunduğu kâğıt parçasını saklamak için masasının üzerindeki kitaba uzandı, rastgele bir sayfayı açıp kâğıdı kıvrılmayacak şekilde araya sıkıştırdı. Bir yerlerde onu düşünen birinin varlığı, bir olasılık dahi olsa hoşuna gitmişti. Gülümsedi.

//bu blog yazısı buraya havadan, bin bir çeşit alengirli işler sonucu ulaşmıştır.//

30 Mayıs 2011

yanlışlık

Bir süredir kendini hiç durmadan yazı yazmaya zorlayan adamın aklı, büyük bir yanlışlığın eşiğinde olduğunun farkına varabilecek kadar yerindeydi. O ana kadar yazmış olduğu tüm satırları tek bir hamlede sildi, basit! Bu durumu kayıt altına alması gerektiğini düşündü ve sayfanın başına küçük harflerle yanlışlık yazdı ve durdu.

//bu blog yazısı buraya havadan, bin bir çeşit alengirli işler sonucu ulaşmıştır.//

29 Mayıs 2011

Tembellik

...


//bu blog yazısı buraya havadan, bin bir çeşit alengirli işler sonucu ulaşmıştır.//

28 Mayıs 2011

Harfler

Garip şekilli harfleri, her birinin kendine has sesini, seslerin bir araya gelerek oluşturdukları kelimeleri ve her bir kelimenin taşıdığı anlamı düşündü. Her harf, ses, kelime ile dünayda varolmuş, varolan ve varolacak tüm anlamlar arasındaki ilişkiyi... Büyüdüğü zaman, tüm bunları ve dolayısıyla dünyadaki her şeyi anlamlandırabilme kudretine sahip bir insan olma ihtimalini düşündü. Çantası sırtında biraz daha ağırdı şimdi. İki sokak ileride çalan zille birlikte arkadaşlarının sesleri duyulmaz olmuştu. Yine geç kalmıştı.



//bu blog yazısı buraya havadan, bin bir çeşit alengirli işler sonucu ulaşmıştır.//

27 Mayıs 2011

Tesadüf

Önündeki bardağa bakıp duruyordu. Daha doğrusu bardağın ağzındaki parmak izini andıran siyahlığa... Bir süre önce şu anda oturduğu koltuğa yaslanıp, şimdi önünde boş duran karton bardaktan kahvesini küçük yudumlarla tüketen, daha önce hiç görmediği, hayal gücünün ürünü, siyah rujlu kadını düşündü... Leke, yuvarlak kıvrımıyla bir damgayı andırıyordu. Siyah ruj kullanan bir kadını sevebileceği fikrinin aklına gelmesinin tam olarak o âna denk düşmesi tesadüf değildi, fakat o, bunu bilmiyordu, henüz.


//bu blog yazısı buraya havadan, bin bir çeşit alengirli işler sonucu ulaşmıştır.//

26 Mayıs 2011

Pişmanlık

Aradan geçen on gün içinde yaptıklarını düşündü. İncir çekirdeğini doldurmayan işler için harcanan onca zaman ve emek... İncirin çekirdeğini düşündü, gerçek, tatlı, insanın yanaklarını kamaştıran incirin çekirdeğini. Tek bir incir çekirdeği... Geçen on gün boyunca yazılmayan satırları... Paragrafın başlığını işte tam o anda "pişmanlık" olarak değiştirdi.


//bu blog yazısı havadan, bin bir çeşit alengirli işlerle buraya ulaşmıştır.//

25 Mayıs 2011

Ölüm

"nasılsa bir gün öleceğim, neden ölümden korkayım ki, bunun için hiçbir sebep yok" dedi. Cümlesine başladığı anda bu sözlerin ona ait olmadığını anlamıştım. Uzun süredir dinlemediğim bir şarkının sadece üç cümleden oluşan sözleriydi bunlar. Bu sözleri yıllar sonra, tanımadığım bir ülkede, dilerini anlamadığım insanlarla dolu bu çılgın barda, az önce tanıştığım esmer kızın ağzından duymak daha da garip hissettirdi bana kendimi. O ise danseden kalabalığın içinde kaybolmadan önce durakladı, bakışlarıyla önündeki kalabalığı göstererek gülümsedi.
O gece, onu hayatımda ilk ve son kez gördüğüm gece olmuştu.


//bu blog yazısı havadan, bin bir çeşit alengirli işlerle buraya ulaşmıştır.//

24 Mayıs 2011

Muhafazakar

Basit bir fikir kırıntısının zaman içinde olgunlaşması, yeterince olgunlaşanların küçük de olsa somut bir fikre doğru evrilmesi, içlerinden bazılarının, yeteri kadar uzun bir süre geçtikten sonra bir inanca dönüşmesi, inancın sağladığı kendine has rahatlama duygusu, aynı rahatlama duygusunun altında yatan, inancın doğasına ait yapışkanlığın yarattığı huzursuzluk...
Kelimeleri kullanırken dikkat edilmesi gerektiğini bana varlığıyla her zaman anımsatır, muhafazakar! Muhafaza etmek, tutmak, bırakmamak...
Kendi muhafaza ettiklerim, etmek istediklerim ve edemediklerim...
Korkularım ve bir türlü vazgeçemediğim üç nokta muhafazakarlığı...


//bu blog yazısı havadan, bin bir çeşit alengirli işlerle buraya ulaşmıştır.//

23 Mayıs 2011

Duvar

Bazen, yıllar boyu kendi etrafımda yaratmış olduğum duvarın soğuk yüzeyine dokunmak yerine, bir başkasının, onu çevreleyen duvarın yüksekliği karşısındaki çaresizliğine üzülürken bulurum kendimi. Bir başkasının çaresizliğine karşı duyulan bu beklentisiz üzüntünün beni daha güçlü bir insana dönüştürdüğünü düşünmek hoşuma gider, sorunlarımdan uzaklaştığımı hissederim, geçici bir süre için dahi olsa. Tıpkı şu anda, bu düşünceleri yazıya döktüğüm noktada kendimi başka bir kişi olarak tasavvur ederken, bir başka kişiymişim gibi tasavvur ettiğim kendi durumum karşısında duyduğum üzüntü aracılığıyla, tasavvur eden "ben" olarak sorunlarımdan uzaklaşabildiğim gibi, geçici bir süre için dahi olsa.


//bu blog yazısı havadan, bin bir çeşit alengirli işlerle buraya ulaşmıştır.//

Proje365

Proje365, "havadan bloglama" adını verdiğim uydurma kavrama dayanarak geliştirdiğim projedir.
Proje365, geleneksel bilgisayar kapsamı dışındaki cihazlardan, mobil olarak ve günlük yapılan blog yazılarının bir arada bulunacağı deneysel bir çalışmadır. Sayısal olarak oluşturulmuş, harf, görüntü, ses vb içerik türlerinden oluşur.
Temel prensip şudur:
Her gün, bir kelimeden oluşan başlığın altında yukarıda belirtilen içerikler yer alır.
Kelime seçimleri tamamen rastlantısal olup, takipçi ve katılımcıların önerileri memnuniyetle değerlendirilir. Bunun için blogda yer alan yorum kısmını kullanmanız yeterli olacaktır.

Proje365 bugün itibariyle başlamıştır.


//bu blog yazısı havadan, bin bir çeşit alengirli işlerle buraya ulaşmıştır.//

22 Mayıs 2011

Havadan işler...

Eğer bu blog iletisini benim dışımdaki insanlar da görüntüleyebiliyorsa "havadan bloglama" adını vererek uyduruk bir isimlendirmeyle uygulamaya geçireceğim kablosuz-havadan (ya da adına ne derseniz deyin ama geleneksel anlamda bir bilgisayar kullanılmadan yapılan) yazı/çizi/dinleti projesine başlayabilirim demektir.

Başladım.


bu blog yazısı havadan, bin bir çeşit alengirli işlerle buraya ulaşmıştır.

Hayatta neler oluyordu o sırada...

Evet, bir süredir blog yazılarına ara verdim. Kendimce haklı nedenlerim vardı, bir yandan hayatım hakkına önemli kararlar alıyordum (nuri'yi öldürmek vs vs). Önemli kararlar almadığım zamanlarda da işe gitmek, 7pf2p prova ve konserleri, tiyatro vb aktiviteler vardı. Bunlara son zamanlarda ipad müziği eklendi. ipad'i bir müzik aleti olarak konumlamak ve sadece ipad ile yapılacak müzik hakkında kafa patlatıyorduk bir kaç arkadaşla beraber. Sanırım pek yakında da bu alandaki üretimler dinlenebilir hale gelecek, bakalım göreceğiz.
ipad müziği nedir diye soran takipçiler için kısa bir özet:
Bir çok özelliğinin yanında ipad, güçlü işlemcisi ve müziksever yazılımcılar sayesinde bir dijital sintizayzırın (synthesiser böyle yazılıyor sanırım) yapabileceği her şeyi yapabiliyor. Bu da şu anlama geliyor: taşınabilir bir cihazla normalde birden fazla cihazla yapabileceklerinizi tek bir cihazla (hem de küçük ve nispeten hesaplı bir cihazla) yapabiliyorsunuz. Sonuç olarak biz de bu yeni teknolojinin nimetlerinden yararlanmak için kolları sıvadık. Neler olacağını göreceğiz.
Tam olarak nedir bu nimetler derseniz aşağıda bir kaç fotoğrafta
bazı uygulamaları görebilirsiniz.


























6 Mayıs 2011

"uzun lafın kısası" için wordle

Yukarıdaki görsel cemucan.com adresinde kaydedilmiş yazılardan oluşturulmuş bir wordle seçmesi.
Wordle, bu tür kelime bulutları/kümeleri oluşturabileceğiniz web temelli bir uygulama. İsterseniz bir metin ekleyebilir, isterseniz bir web sitesinin adresini verebilir ve kendi wordle görüntünüzü oluşturabilirsiniz.
Eğlencelik sınıfında değerlendirilebilir. İlgilinen takipçiler için...

5 Mayıs 2011

nuri'yi öldürmek

Çok düşündüm.
Bir karara vardım: Nuri'yi öldüreceğim.
Sevenleri, takipçileri varsa herkesten özür diliyorum.
Bir süredir bu konuya kafa patlatıyordum (kafa patlatmak ne demekse, siz anladınız). Nuri'nin hayatta olmasının pek bir anlamı olmadığına karar verdim, kimsenin de umurunda değildi diye düşündüğümden kendi aldığım kararı kendimce pekiştirdim, ikna oldum.
Sonuç olarak sevenleri, artık Nuri'ye sadece gerçek hayatta ulaşabilecekler, kurmaca dünyadaki Nuri için ise yapacak bir şey kalmadı.
Bu bir itiraftır.
Saygılarımla

4 Mayıs 2011

Çeşitli duyurular...

Öncelikle burası bir duyuru panosu değil, farkındayım. Diğer yandan tüm internetin bir duyuru panosu olduğu varsayımından yola çıkarak, internet okurları da bu tip durumları yadırgamıyor sanırım.

Önümüzdeki haftalarda bir kaç etkinlik var, paylaşmak istedim:
- Kukla Festivali şehrimizde, detaylar burada. Bu etkinlikle hiçbir ilgim yoktur, şiddetle tavsiye etmek dışında.
- Benim de "müzikçi" kadrosunda görev aldığım "Karabahtlı Kardeşlerin Bitmeyen Şen Gösterisi" 7 Mayıs'ta Kumbaracı50'de. Kumbaracı50 burada. Oyun Cumartesi 20:30'da.
- Benim de davulcu kadrosunda görev aldığım 7 Pink Floydlar ve 2 Prenses Konseri 13 Mayıs gecesi Hayal Bistro'da. Konsere gelenler genelde davulcuyu göremezler, hatta bir arkadaşım bizim konserimizin arasında "grup iyi çalıyor değil mi?" diye bana sormuştu. "Davulda ben varım, bu grup bizim grup" dediğimde suratıma garip garip bakmıştı. Evet arkadaşım, bu da ispatı işte, ender bulunabilen davul-başı fotoğraflarından biri, internet deryasında kaydı bulunsun. (foto için Cihat'a teşekkürler)
1 Nisan 2011 Babylon, İstanbul