8 Kasım 2014

Simgesel Şehir: Berlin - 4

Berlin, simgesel bir şehir.
Sadece Avrupa'yı hem simgesel hem fiziksel olarak ikiye bölen ünlü "duvar"a sahip olması nedeniyle değil, bir çok anlamda. Yine de "duvar" bol çimento, demir ve metafor dolgusuyla önemli bir etken.
9 Kasım 2014, duvarın yıkılışının 25. yıl dönümü. Önce bir şehri, sonra bir kıtayı, nihayetinde dünyayı birbirinden ayrı koyan duvar 25 yıl önce yıkıldı.
Berlin'e gitmeden önce duvar hakkında yüzeysel bilgim vardı, oraya gidince gördüklerim ve okuduklarım duvar ve her iki yanında yaşananlar hakkında biraz daha bilgilenmemi sağladı. Öncelikle, yaygın inanışın aksine duvar, sadece Batı Berlin ile Doğu Berlin'i ikiye bölmüyor, aslında Batı Berlin'i çevreleyerek aslında Doğu Almanya sınırları içindeki çok uluslu alanı dış dünyaya kapatıyordu.

Sovyetler kontrolündeki Doğu Almanya'dan batıya göçü durdurmak için Doğu Almanya hükümeti önce Batı Berlin ile Doğu Berlin arasındaki geçişleri kontrol altına almaya başladı, bunun yeterli olmadığını düşündüğü noktada, neredeyse "bir gecede" aldığı kararla Batı Berlin'i çevreleyecek bir "duvar" inşa etmeye başladı. Bu karar, şehirde yaşayan insanlar için bir dönüm noktası oluşturdu. (her iki yakada yaşayanların diğer yakada akrabaları, işyerleri olduğunu ve bir gecede sevdiklerinden, iş-güçlerinden ayrı düştüklerini düşünün... Öyle ki, bir gecede, arka kapısı Batı Berlin sınırlarına açıldığı gerekçesiyle evlerin kapıları, pencereleri taş duvarlarla örülen binaları düşünün... Ve kaçış hikâyelerini... Evinin balkonundan "diğer taraf"a başarıyla atlayabilenleri, yer altından kazılan tünellerle Batı'ya kaçabilenleri... Bunun yanında silahlarla "korunan" no man's land'i aşmayı başaramayan ve vurularak öldürülenleri...)
(burada Olga Segler için küçük bir parantez açmakta yarar var. Olga Segler, 80 yaşında, evi Batı Berlin sınırını oluşturan Bernauer Strasse üzerinde. Kızı ise batı tarafında yaşıyor, bu nedenle birbirlerinden ayrı düşüyorlar. Olga, başına geleceklerinin farkında, 6 hafta kadar arka cephesindeki pencere ve kapıları tuğla ve tahtalarla örülü evinin içinde direniyor. 24 Eylül sabahı, Doğu Berlin polisi mahalledeki tüm evleri boşaltmaya başlıyor. Artık son çarelerin uygulanması gerektiğini düşünmüş olacak, Olga Segler de evinin penceresinden Batı Berlin itfaiyesinin tuttuğu kurtarma halatlarının üzerine atlamak istiyor fakat kalbi ve düşerken aldığı yaralar buna izin vermiyor. Kaçma girişiminin ertesi günü hastanede ölüyor. Olga'nın ölümünün anısı, Bernauer Strasse üzerindeki açık hava müzesinde, atladığı yerde, herkesin aklında yer etmek üzere kaldırıma işleniyor.)

Duvarla ilgili bir çok detay var elbette. Kendi bakış açımdan bazılarını burada hatırlamakta yarar görüyorum. Yine yaygın bilginin aksine, "duvar" tek bir "duvar"dan oluşmuyordu. Her iki yakada da birer "duvar inşa edilmiş, iki duvar arasında kalan alandaki tüm binalar, yollar, metro istasyonları ve şehrin en önemli simgesel binalarından Brandenburg Kapısı da dahil bir çok bina bu "iki duvar" arasında, terkedilmiş bir "no man's land" oluşturmuş. Bir gece önce kullanılan bir metro durağı, artık iki taraf arasında yer üstünde inşa edilen duvar nedeniyle kapatılıyor ve yıllarca kullanılmamak üzere terkediliyor, çok acayip bir durum.
Bugün duvarın küçük bir bölümü, hem 2. Dünya Savaşı'nın yıkıcılığını hem de sonrasındaki bölünmüşlüğü ve yaşananları anımsatmak amacıyla Berlin'de korunuyor. East Side Gallery, bu anlamda duvarın ayakta kalan en uzun (1.3km) kalıntılarını görmek için önemli bir yer. (Çünkü 1989'da duvarın halk tarafından aşılması ve yıkım sürecinin başlaması, duvar parçalarının dünyanın her köşesine dağılmasına neden olmuş.) Bernauer Strasse'deki kalıntılar da yine yaşananların anısına bir açık hava müzesi oluşturuyor.
2. Dünya Savaşı'nın acıları üzerinden henüz 15 yıl geçmemişken Berlin'de yaşayanların yaşamlarının nasıl yeniden sarsıldığını görmek üzücü ve düşündürücü bir deneyim. 
İki duvar arasında, gözetleme kulesi, Bernauer.
Duvarın aralığından "no man's land"e bakmak, Bernauer.
Şu anda duvar rengârenk grafitilerle süslenmiş (!) Bernauer.

Tabii ki duvarın üzerinde duvar... East Side Gallery