23 Mayıs 2011

Duvar

Bazen, yıllar boyu kendi etrafımda yaratmış olduğum duvarın soğuk yüzeyine dokunmak yerine, bir başkasının, onu çevreleyen duvarın yüksekliği karşısındaki çaresizliğine üzülürken bulurum kendimi. Bir başkasının çaresizliğine karşı duyulan bu beklentisiz üzüntünün beni daha güçlü bir insana dönüştürdüğünü düşünmek hoşuma gider, sorunlarımdan uzaklaştığımı hissederim, geçici bir süre için dahi olsa. Tıpkı şu anda, bu düşünceleri yazıya döktüğüm noktada kendimi başka bir kişi olarak tasavvur ederken, bir başka kişiymişim gibi tasavvur ettiğim kendi durumum karşısında duyduğum üzüntü aracılığıyla, tasavvur eden "ben" olarak sorunlarımdan uzaklaşabildiğim gibi, geçici bir süre için dahi olsa.


//bu blog yazısı havadan, bin bir çeşit alengirli işlerle buraya ulaşmıştır.//

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Yazmak icin cozumlemeye basladigin andan itibaren edebi kaygiya donusen ben, bazen tum uzuntulerini hikayelestirir ve asil o zaman duvarlar olusur.. Ya da duvarlar maddelesir... Ben, o duvarin icinde mi yoksa duvarin ta kendisi midir? Sanki yazmak icin yaşar tum benlik... Ve hersey anlamini yitirir.

Adsız dedi ki...

Yazmak icin cozumlemeye basladigin andan itibaren edebi kaygiya donusen ben, bazen tum uzuntulerini hikayelestirir ve asil o zaman duvarlar olusur.. Ya da duvarlar maddelesir... Ben, o duvarin icinde mi yoksa duvarin ta kendisi midir? Sanki yazmak icin yaşar tum benlik... Ve hersey anlamini yitirir.

Vermut Sullivan dedi ki...

Birden fazla siz var sizden içeri, dikkatli olun :

http://en.wikipedia.org/wiki/Dissociative_identity_disorder