24 Temmuz 2011

Henüz yazıl(a)mayan

Bir an içim geçmiş olmalı.
Gözlerimi açtığımda bulunduğum odada kimse yoktu. Şaşırtıcı bir durum olmadığını düşünsem de buna inanmak istemiyordum, inanmak işime gelmiyordu. Yine de evin içinde yapayalnız olduğumdan emindim, bu yüzden hiç kimseye seslenme ihtiyacı hissetmeden sessizce yerimden kalktım. Bir ürperti omuzlarımı sarstı. Az önce oturmakta olduğum koltuğun kenarında büyükbabamın yün hırkası vardı. Sabah ayazının dışarıda beni beklediğini düşünerek kollarının altı incelmiş hırkayı sırtıma geçirdim. Evin kapısına gelene kadar dışarıdaki güneşli günün farkında değildim. Kapıyı açtığımda güneş yüzüme bir ...... gibi çarptı, iki gündür nefes almadan devam eden fırtınadan eser yoktu. Nedensiz yere huzurlu hisettim, belki de bir nedene ihtiyacım yoktu.
Sol yanda Yusuf, minibüsün yanında beni bekliyordu, yavaş bir el hareketiyle beni içeri davet etti. Kendisi de bindi, tek kelime etmeden kontak anahtarını çevirdi ve minibüs hareket etti.
Bir süre sonra ev, arkada, küçücük bir noktaya dönüştü ve yokoldu.


//proje365 hakkında bilgi için...//

Hiç yorum yok: