27 Ağustos 2011

Koku mu ses mi?

"Koku"nun en temel duyu olduğu söylenir. Proust'ta, Suskind'de (ve diğer bir çok yazarda) insana dair, derinlerdeki dürtü ve duyguları harekete geçiren arkaik bir olgu olarak karakterler koku duyusuyla kendi hikâyeleri içinde yüzleşirler.
Kendi tecrübem biraz farklı (insanın kendisi hep farklıdır zaten (!)). "Ses", kendimi tanımaya çalışmak, geçmişimle olan bağları gözden geçirmek ve bu bağları anlayabilmek adına her zaman daha güçlü bir kaynak oldu benim için. "Ses" derken de ağırlıklı olarak müzik sonrasında da diğer düşünebileceğiniz tüm sesler geliyor.
En son 26 yıl önce dinlemiş olduğum bir şarkı beni 12 yaşıma, o zamanki dünyaya kısa sürede ulaştırabiliyor. Tabii ki o dünyanın ne kadarı "şu anki ben"in bir yaratımı bilemiyorum. Bildiğim tek şey o seslerin "şu anki ben"i bir şekilde dönüştürdüğü.
Bu durumu anne karnında diğer duyu organlarının aksine sesin, daha doğmamış insan yavrusu üzerindeki etkisiyle (oldukça yüzeysel ve sezgisel bir biçimde) açıkamak mümkün olabilir.
Bu konuda biraz araştırmak ve okumakta yarar var.

Hiç yorum yok: