11 Ekim 2010

Edgar Allan Poe

tales

Alan Parsons Project'in "Tales of Mystery&Imagination: Edgar Allan Poe" adını taşıyan konsept albümünü ortaokul yıllarında dinlemiştim ilk defa. Yani Poe'nun edebiyatıyla tanışmadan önce, bu edebiyatın müzikle olan etkileşimiyle karşılaşmıştım. 1987 yılına kadar, sanırım sadece Kızıl Ölümün Maskesi'ni, o da resimli bir versiyonuydu, okumuştum. O günden hatırladığım tüyler ürpertici bir dehşet hikâyesiydi sadece.

Albümdeki şarkılara adını veren öyküleri okumam ise daha sonra gerçekleşti. Daha sonra okumaya başladığım öyküleri ve sonunda bir edebiyat kuramcısı olarak öykü türüne yaptığı katkılarla Poe benim için farklı bir yaratıcı insan konumunu aldı. Bir çok yerde "korku/dedektif" öyküleri yazarı olarak nitelendirilen Poe aslında bu ifadelerle sınırlandırılamayacak kadar değişik/farklı/çok yönlü bir edebiyatçı. Bir çok öyküsünde, kurmaca ve gerçeklik arasındaki geçişkenlik üzerine durması, ölüm ve yaşam arasında gidip gelen karakterleri bir tesadüften ibaret değil. Metinlerinde, kurguda "etki birliği"nin defalarca altını çizen Poe, bu birliğe ulaşmak için kurduğu dünyalarda ele aldığı konuları son derece bilinçli ve titiz bir biçimde işler. Edebiyatın, kurgunun neredeyse matematiksel bir yapı ihtiva ettiğini iddia ederek (ve aslında bunu kuramsal metinlerinde ortaya koyarak) edebiyatın üzerindeki mistik/büyülü havayı aralar. Üzerine söylenecek yazılabilecek çok şey var aslında, ve sanırım burada başka Poe yazılarına yer verme şansım olacak.

Bu arada, uzun bir süredir tüm öykülerine sadece İthaki Yayınları'ndan okuyabildiğimiz Poe, Dost Yayınevi'nden, Hasan Fehmi Nemli'nin çevirisiyle türkçede.

Hiç yorum yok: