14 Ekim 2010

kitlelere malolmanın sırrı

Bu blog yazısında kitlelere malolmanın sırrının peşinden koşacağım. Nafile bir çaba, bilincindeyim durumun. Bir defa kendi adıyla, adısoyadı.blogspot.com adresinde blog yazmaya başlayan bir blog kişisiyim. Yanlış, tamamen yanlış! Bir başka yanlış: Bir önceki blog yazımızda belirttiğimiz gibi, bir blog personam yok. Acayip şeylerden de bahsetmiyorum burada, bir duruşum, felsefem yok. Gocunmuyorum. Sadece, galiba artık biraz kafayı değiştirmenin vakti geldi, geçiyor bile. Bu blog macerasından beklentim biraz da bu. Otuz yedi yıldır bir ciddiyet, bir havalar falan..! Ne oldu yani! Hiçbir şey! Eh madem! Bunun yanında bir de şunu istiyorum: acayip bir kitle oluşsun bu blog etrafında. Takipçiler falan, acayip bir şekilde artsınlar. (Henüz sayıyla 4, yazıyla dört kişi olduklarından onları burada ifşa edemiyorum bile.) Ama bekliyorum. Belirli bir sayıyı aşınca, örneğin yedi yüz kişi falan olunca, bir anda açacağım. Bir diğer beklentim de bu işte, yedi yüz psikolojik sınırını aşmak.

Evet, blog motivasyonum budur: kitlelere malolmanın sırrına ulaşma arzusu!

Hiç yorum yok: