Şu anki "ben"i en iyi ifade eden bir yıl sonu görseliyle...
Bu arada yeni yılın ilk konseri 6 Ocak gecesi Babylon'da... Gelenlerle görüşmek üzere.
![]() |
çeşitli afacanlıktaki grup insanları, yeni bir şarkının peşinde. |
![]() |
bu da, abimin Anlatya'dayken aldığı sonra da bana bıraktığı davul seti |
![]() |
Koşmak, yazmak ve müzik üzerine... |
![]() |
f: Ulaş Olkun |
![]() |
f: Ulaş Olkun |
altZine düş'lem atölyesinde Diyalogcular iş başında |
Tasvirci ekip derin tartışmalar içinde |
Çatır çatır çet de yapıldı. |
kanıtı da burada: bu bir çettir. |
diyalogcular yakaladı, tasvirciler kesti, kurgucular pişirdi. |
konudan bağımsız bir şahıs: ben. |
Alan Parsons Project'in "Tales of Mystery&Imagination: Edgar Allan Poe" adını taşıyan konsept albümünü ortaokul yıllarında dinlemiştim ilk defa. Yani Poe'nun edebiyatıyla tanışmadan önce, bu edebiyatın müzikle olan etkileşimiyle karşılaşmıştım. 1987 yılına kadar, sanırım sadece Kızıl Ölümün Maskesi'ni, o da resimli bir versiyonuydu, okumuştum. O günden hatırladığım tüyler ürpertici bir dehşet hikâyesiydi sadece.
Albümdeki şarkılara adını veren öyküleri okumam ise daha sonra gerçekleşti. Daha sonra okumaya başladığım öyküleri ve sonunda bir edebiyat kuramcısı olarak öykü türüne yaptığı katkılarla Poe benim için farklı bir yaratıcı insan konumunu aldı. Bir çok yerde "korku/dedektif" öyküleri yazarı olarak nitelendirilen Poe aslında bu ifadelerle sınırlandırılamayacak kadar değişik/farklı/çok yönlü bir edebiyatçı. Bir çok öyküsünde, kurmaca ve gerçeklik arasındaki geçişkenlik üzerine durması, ölüm ve yaşam arasında gidip gelen karakterleri bir tesadüften ibaret değil. Metinlerinde, kurguda "etki birliği"nin defalarca altını çizen Poe, bu birliğe ulaşmak için kurduğu dünyalarda ele aldığı konuları son derece bilinçli ve titiz bir biçimde işler. Edebiyatın, kurgunun neredeyse matematiksel bir yapı ihtiva ettiğini iddia ederek (ve aslında bunu kuramsal metinlerinde ortaya koyarak) edebiyatın üzerindeki mistik/büyülü havayı aralar. Üzerine söylenecek yazılabilecek çok şey var aslında, ve sanırım burada başka Poe yazılarına yer verme şansım olacak.
Bu arada, uzun bir süredir tüm öykülerine sadece İthaki Yayınları'ndan okuyabildiğimiz Poe, Dost Yayınevi'nden, Hasan Fehmi Nemli'nin çevirisiyle türkçede.
İnsanlar genellikle maraton koşuyorum dediğimde iki tür tepki veriyorlar:
1) Anlamsızca yüzüme bakmak
2) Neden koştuğumu sormak
İlk grup, genellikle maraton kelimesini daha önce duymuş fakat ne olduğu (ya da kaç kilometre olduğu) konusunda pek fikri olmayan kimselerden oluşuyor. 42 km 195 metrelik bir koşudan söz ettiğimi anladıklarındaysa genellikle ikinci gruptaki insanların yanında yerlerini alıyorlar: Neden koşuyorsun?Bunun cevabını vermek pek kolay değil. Benzer soruları yazmak söz konusu olduğunda da dile getirmek mümkün aslında. Neden yazıyorsun? Neden öykü yazıyorsun?
Elbette bu sorulara çeşitli cevaplar vermek mümkün.
En kısa cevap: koşmak, yazmak hoşuma gidiyor.
Başlangıç Noktasına Ger Dön! kitapçı raflarında görülmeye başlanmış :)
"Kitabım, kitabım..." diye söz ederken aslında kitabın bazı gizli (ama tanıdık) kahramanları var. Kısa da olsa onlardan bahsetmek gerek:
Barış Kıran, tüm kitaplarımda olduğu gibi kapak tasarımını yaptı.
Rüçhan Ziya, kapak fotoğrafını çekti.
Tuğçe Tosun, k a r e'de olduğu gibi bu kitapta güzel illüstrasyonlarıyla öykülerin farklı anlamlar yüklenmesini sağladı...
Barış, Rüçhan, Tuğçe hepinize teşekkürler!